top of page

Müşteri Aranıyor

İzmir’i haftalardır yağmur esir almış durumda. Bazı günler, güneş baharı müjdeleyen yüzünü gösterse de, yine de yağmaya devam ediyor işte şu arsız: Gökyüzünün gözyaşları.

 

Bu yüzden öğle tatillerimi, Kültürpark’ta geçiremez oldum yağmurlar başladığından beri. Yıllardır şaşmaz bir disiplinle sürdürdüğüm ve gün boyu reklâm yazmaya devam edebilmek için bir tür şarj ya da de-şarj olarak adlandırdığım ‘öğle okumalarım’ da etkilendi doğallıkla bu yağmurdan. Kar neyse de –örnekleri görülmüştür– yağmurda, açık havada kitap okuyamam ki ben. Oysa sessiz / kuru / üstü kapalı alanlar tasarlansa benim gibiler için; son perdeden müzikle boğulan kahveler değil ama kastettiğim (onlar yeterince var) parkın adına yakışır okuma köşeleri / kameriyeler olsa, ne iyi olur.

 

•••

 

Madem ki, okumak yasak bana bugün, ben de biraz yağmur altında yürürüm; günlerden pazartesi olduğu için dünyanın bütün memleketlerindeki gibi Tarih ve Sanat Müzesi de kapalıdır; ama belki kahvesi açıktır / aradığım ortamdır, diyerek kendimi Kültürpark’ta buldum.

 

Kahvesi, müze girişinden sonra iç avluda olduğu için, bu mekân da kapalıydı. Ama tam kös kös geri dönüyordum ki, müzenin, öğle tatiline çıkan hanım yetkilisi ile dış kapıda karşılaştık. Müzenin giriş bölümünün önünde yer alan uzun, ortası havuzlu avluyu emin adımlarla geçtiğimi görmüş ve beni, müzeyi ziyarete gelen bir İzmirli sanmış olmalıydı.

 

Belki de okuyacak kuru ve sessiz bir ortam aramak bir yana, gerçekten müzeyi gezmekti bugün isteğim. Yanılıyor olabilirdim pekâlâ: Kültürpark Tarih ve Sanat Müzesi, pazartesi günleri de açık olabilirdi. Üstelik geçen yıl (2004) açıldığından beri, bir türlü fırsat bulup da gezememiştim burasını. Ama gezememiş olmamın hatası benim değildi: Bitmiş bir yapı olarak gözükmüyordu, her gün okumalarımı yaptığım köşeden baktığımda. Sürekli inşaat hâlindeydi yapı. Ya da şimdi kendime bahaneler uyduruyordum. Çünkü utanmıştım, bu hazineyi bugüne kadar görmediğim / zaman ayırmadığım için.

 

Yetkili hanım, yüzümdeki kararlı ifadeyi okurken, ben müzenin bekçisiyle konuşuyordum. Ve ummadığım bir şey oldu: Müzeyi tek başıma gezmeme, bu yetkili hanım tarafından izin verildi. Bekçi, giriş biletleri kasada kilitli diyecek olduysa da, yetkili hanım, bilete gerek yok dedi ve dili sürçerek ekledi: “Zaten hiç müşteri yok. Müze diğer günler açıkken bile sinek avlıyoruz!”

 

•••

 

Kültürpark Tarih ve Sanat Müzesi, bir iç avlu etrafında sıralanmış üç ana binadan oluşuyor. Girişte sağda yer alan bina, Taş Eserleri koruyor ve sergiliyor. Daha çok İzmir Arkeoloji Müzesi’nden getirilen koleksiyonların sergilendiği bu binada, yakın dönemde Agora, Bayraklı-Tepekule ve Kadifekale’den olduğu kadar, İzmir’in yakın çevresinde yürütülen (Foça / Klaros, Metropolis, Bergama vb.) kazı çalışmalarından elde edilen eserler de sergileniyor. Ünlü Homeros heykeli ile Demeter – Poseidon kabartmaları da burada yer alıyor. Mezar taşları, lâhitler, sütun başları, tanrı ve tanrıça heykelleri, kadın ve erkek heykelleri, düşünür heykelleri ve mozaikler ise Taş Eser salonlarının diğer hazineleri.

 

Ortadaki bina, Seramik Eserlere ayrılmış. İrili ufaklı seramik kaplar, tabaklar, lambalar, vazolar, anforalar gibi Antik Dünya’nın günlük yaşamına ait gizli parçalar bunlar.

 

Soldaki binada ise Değerli Eserler toplanmış. Cam ve bronz eşyalar, takılar, silahlar ve madeni paralar / sikkeler sergileniyor salonlarında.

 

•••

 

Ben, bugün, Kültürpark Tarih ve Sanat Müzesi’ni tek başıma gezdim. Galerilerinde dolaşırken, kendimi çok mutlu ve ayrıcalıklı hissettim. Ancak müze, fotoselli bir sistemle aydınlatıldığından ve ne yazık ki, bu sistem çok sağlıklı çalışmadığından, Taş Eserler salonlarında olmasa da, camekânların içinde sergilenen Seramik ve Değerli Eserleri seçmekte güçlük çektim. Bu yüzden, ilk fırsatta tekrar gezmeye kendi kendime söz verdim.

 

Siz de söz verin ve gidip Kültürpark Tarih ve Sanat Müzesi’ni gezin. Haftanın diğer günlerinde de benimle aynı ayrıcalığı yaşayacağınıza ve özgürce / bir başınıza müzeyi dolaşacağınıza eminim.

 

Çünkü: Müşteri aranıyor!

 

 

– 28 Şubat 2005

bottom of page